Sevilla Gezilecek Yerler
İhtişamlı Endülüs Medeniyeti ile tarihe adeta ışık tutan Sevilla şehrinde Alcazar Kalesi, Kristof Kolomb mezarı, Plaza de Espana, Hint Arşivleri Müzesi, Don Juan, Juan Sebastian, Dünyanın ilk Deniz Okulu olan Santelmo Denizcilik Okulu, Amerika’nın keşfinde rol oynayan kaşifler ve keşif gemileri hatta ünlü Macarena şarkısının hikayesini merak ediyorsanız bir kaç dakikanızı Sevilla Gezi Rehberini okumaya ayırın.
Sevilla
Sevilla, İspanya’nın Endülüs dönemine ait öne çıkan tarihi eserleriyle bizleri büyülemeyi başarıyor. Aslında Sevilla’da gezilecek yerler listesini sizlerle bir an önce paylaşmak için sabırsızlanıyorum. Ancak öncesinde Sevilla kenti ile ilgili birkaç önemli bilgiye yer vermek istiyorum.
Sevilla kelimesi aslında yazıldığı gibi okunmayan bir kelime. İspanyolca‘da harflerin telaffuzu biraz faklı olabiliyor. Yani harfler yazıldığı gibi okunmuyor. Şöyle ki;
İspanyolca’da çift “LL” harfi yan yana geldiğinde “Y” sesi çıkarır. Birçok kişi “Sevila” yada “Sevilla” diye telafuz etse de orijinal okunuşu “Seviya” şeklindedir.
Haritada Sevilla Nerede?
İspanya’nın güneyinde Cebelitarık Boğazına çok yakın bir konumda bulunmaktadır. Bu nedenle Sevilla şehri hem denizcilik tarihi bakımından hem de dünya tarihi açısından oldukça stratejik bir konumda yer almaktadır.
Guadal Quivir nehrinin durgun suları Sevilla şehrinin tam ortasından geçmektedir. Sanki nehir değilde göl gibi bir izlenim verebilir. Endülüs zamanında Farsça “Vadel Kebir” yani Büyük Vadi olarak adlandırılmıştır.
Günümüzde ise Guadal Kevir olarak telafuz edilmektedir. Sevilla’yı ikiye bölen nehir üzerinde eski ve yeni bir çok köprü bulunmakta. Tarihi köprülerde de hakim tarz Endülüs Mimarisidir.
Sevilla’da Gezilecek Yerler Listesi
Denizci şehri Sevilla’ya gittiğinizde mutlaka görmeniz gereken yerleri görmeye hazır mısınız?
Alcazar Sarayı
İber yarımadasında Fas kökenli Krallar için dinlence mekanı olarak inşa edilen Alcazar Sarayı turistlerin Sevilla’da en çok tercih ettiği yer oluyor. Aslında hakkını vermek lazım İspanya gezisi sırasında El Hamra Sarayından sonra en çok beğendiğim ikinci başyapıt kesinlikle Alcazar Sarayıdır. Günümüzde sarayın üst kısımda bulunan katların İspanyol Kraliyet Ailesine tahsis edildiği bilinmektedir.
Alcazar Sarayı, 5. Muhammet’in Sultanlığı döneminde Gaddar Kral I.Pedro tarafından yaptırılmıştır. Hikayesi ise şöyle;
I.Pedro, ElHamra Sarayına özenir ve aynısını hatta daha güzelini yapın diye emir verir. Oryantal mimarinin ağır bastığı bu şaheser Sevilla‘da mutlaka görülmesi gereken yerlerden biridir.
Orta Avrupa ülkelerinde bulunan katedral ve kilise mimarilerinde Barok tarzı ağır basarken, İspanya’da geleneksel Endülüs mimarisi baskındır. Paris‘te bulunan ünlü Notre Dame Katedrali veya Almanya Köln‘de bulunan Dom Katedrali gibi eserlerde daha çok Barok ve Gotik mimari ön plandadır.
Öyle ki Alcazar Sarayı, Endülüs mimarisini iliklerinize kadar hissederek gezeceğiniz bir yer. Hatta keşke “gün hiç bitmese” diyebileceğiniz türden bir şaheser. Bu ihtişamlı Sarayı şu anda sizlere anlatırken bile adeta yeniden yaşıyorum, yeniden teneffüs ediyorum o büyülü havayı.
Aynı zamanda Alcazar Sarayı birçok film ve dizi çekiminde kullanılmıştır. Alcazar Sarayı ile ilgili yapımlardan en bilineni ise milyonlarca kişinin izlediği Game of Thrones (Taht Oyunları) dizisidir.
Ayrıca Dünya Kültür Mirasları statüsünde bulunan Alcazar Sarayı, Unesco tarafından koruma altına alınan kültür varlıklarındandır.
Sevilla Katedrali (Azize Meryem Katedrali)
İspanya’nın Endülüs eyaletinin Sevilla şehrindeki Roma Katolik Katedralidir. İspanyolca “La Catedral de Sevilla” olarak bilinen mabed şimdilerde Eduardo Martinez MOYA tarafından tarihi dokusunu bozmadan restorasyon çalışmalarını yürütmektedir.
Yaklaşık yarım milyar euro harcanarak yenilenen Sevilla katedrali 1500‘lü yıllarda yapılana kadar en büyük gotik tarzdaki katedral İstanbul’da bulunan Ayasofya idi.
Ancak Sevilla katedralinin yapılması ile dünyanın en büyük gotik katedrali ünvanını eline almıştır. Ayrıca Kristof Kolomb’un mezarı da yine bu katedral içerisinde yer almaktadır.
Aslında Sevilla denince Amerika’nın keşfinde büyük rol oynayan ünlü kaşif Christopher Columbus (Kristof Kolomb)’tan bahsetmeden olmaz. Ünlü kaşifin mezarı bu şehirde Azize Meryem Katedrali içerisinde bulunmaktadır.
Rivayete göre Kristof Kolomb, vasiyeti gereği İspanya topraklarında defnedilmek istememiştir. Kraliçe İzabel’de aynı şekilde Kolomb’u kovarak, ölü yada diri İspanyol topraklarına ayak basmasını yasaklamıştır.
Hatta bu nedenle mezarı yakın zamana kadar Dominik Cumhuriyetinde bulunuyordu. Küba’daki devrimden sonra buradan Sevilla şehrinde bulunan Katedrale getirilir. Günümüzde katedral içerisinde geniş bir yer kaplayan anıt mezarda bulunmaktadır.
Plaza de Espana (İspanyol Meydanı)
1924 yılında Sevilla şehrinde fuar alanı olarak inşasına başlanan bu yapıt 5 yıl içerisinde tamamlanarak hizmete açılmıştır. Geleneksel İspanyol çinili mimarinin etkilerini sergileyen başyapıtlardan biridir.
Ağırlıklı olarak son dönem rönesans tarzda inşa edilen ve binalar arasında kalan meydan ile meydanın tam ortasından geçen akarsu üzerindeki köprüler Sevilla gezisinde mutlaka görülmesi gereken yerlerden biridir.
Maria Luisa parkının karşısında yer alan ünlü İspanyol Meydanına şehir merkezinden yürüyerek yaklaşık 40 dakikada gidilebiliyor. Aynı zamanda tramvay yada taksi ile gitmekte mümkün. Ancak vaktiniz varsa tramvay yolunu takip ederek gitmenizi tavsiye ederim.
Lizbon‘da bulunan tramvayın aksine Sevilla tramvayları pek Nostaljik değildir. Hem modern raylardan hem de yeni nesil tramvaylardan oluşuyor. Yani tramvay burada sadece ulaşım amaçlı kullanılıyor.
Sevilla’da bulunan İspanya Meydanı anlamına da gelen bu şaheseri ziyaret etmek için en uygun zaman dilimi ikindi vaktinde güneşin altın ışık dediğimiz tonuna denk gelen saatlerdir. Plaza de Espana ağırlıklı olarak kiremit rengi taşlardan ve geleneksel İspanyol çinilerinden inşa edildiği için rengarenk bir ahenk ortaya çıkıyor.
Burada bulunan su kanalları, Belçika Brüj yada Amsterdam‘da bulunan su kanalları kadar uzun olmasa da geleneksel sal ve kayıklarla turlayabilirsiniz. Plaza de Espana, Sevilla gezisinde en renkli yerlerden biridir. Bu nedenle özellikle akşam saatlerinde harika özçekimler ve fotoğraflar çekebilirsiniz.
Hint Arşivleri Binası ve Müzesi
Özellikle Amerika’nın ve Atlas okyanusundaki adaların keşfine dair önemli tarihi belge ve dökümanlar Sevilla şehrinde bulunan Batı Hint Adaları Arşivinde saklanmaktadır.
Hint Arşivleri gezisi süresince sadece müzeleştirilen bölümleri ziyaret etmenize izin veriliyor. Müze girişleri herkese ücretsiz. Hint Arşivleri binasının özellikle labirent yapısı ve bahçesindeki mimari peyzaj beni büyülemeye yetti diyebilirim.
Hatta enteresandır Hint Arşivleri binası bana Beypazarı‘nda bulunan Tarihi Suluhan Kervansarayını anımsattı. Açıkçası Türkiye’deki tarihi çarşılara çok benzeyen bir görünümü vardı.
Güneş ışıklarının açısı, duvarlarının rengi ve kemer mimarisinden midir bilmiyorum ama çok benzediğini söyleyebilirim. Aslında her ikiside farklı zamanlarda farklı mimarilerle inşa edilmiş olsa da aralarında çok fazla benzerlik bulunuyor. Kim bilir, belki de bilmediğimiz bir hikayesi vardır.
Guadal Quivir Nehri (Guadal Kevir)
Sevilla şehrinin tam merkezinden geçen ve yaklaşık 650 kilometre uzunluğundaki Guadal Kevir nehri, İspanya’nın en uzun nehridir.
İspanya’nın iç kesimlerinde doğan Guadal Kevir olarak telafuz edilen nehrin İngilizce karşılığı Guadal Quivir‘dir. Aslında Endülüs döneminden kalma Arapça kökenli bir isimdir. “Vadel Kebir” ise Arapça karşılığıdır. Türkçe’de ise “Büyük Vadi” anlamına gelmektedir.
Guadal Kevir nehri aynı zamanda İspanya’nın gemi geçişine elverişli tek nehridir. Nehir tabanı çok derin olduğundan ve fazla yükselti bulunmadığından nehrin suyu durgun bir gölü anımsatır. Aslında bu da gemi taşımacılığına uygun anlamına gelmektedir.
Bu nehir üzerinde yük ve turistik gemi taşımacılığı yapılabilmektedir. İspanya’nın kuzey kesimlerinde doğan Guadal Kevir nehri 650 kilometre sonra Sevilla şehrinden Atlas okyanusuna dökülür.
Santelmo Denizcilik Okulu (Torre del Oro)
Başlığın üzerinde bulunan resimdeki saat kulesine benzeyen tarihi taş yapıt olan Torro del Oro kulesini de içine almaktadır. Yine Endülüs döneminden kalma bir bina olan Santelmo Denizcilik Okulu Sevilla’da gezilecek yerler listesinin altıncı sırasında yer buluyor kendine.
Günümüzde Sevilla Deniz Müzesi olarak hizmet veren tarihi bina yine Guadal Quivir nehrinin üzerinde bulunur. Avrupa’nın tarihte ilk Denizcilik Okulu burasıdır.
Maria Luisa Şehir Parkı
Eğer vaktiniz varsa yoğun tempodan birkaç dakikalığına dinlenme ihtiyacı hissettiğinizde Maria Luisa Parkına uğramanızı tavsiye ederim. Tıpkı Newyork Central Park gibi Sevilla şehrinin en büyük yeşil alanlarından biridir Maria Luisa Parkı. Yazın yüksek sıcak ve nemden bunalanlar için kaçırılmaz bir fırsat diyebiliriz.
Sevilla Hakkında Bilgi
Sevilla şehrinin tarihi, mimarisi, kültür, sanat ve şehir hakkındaki genel bilgiler. Şarkıları, dünyaca bilinen ünlü kişileri, şaheserleri, kaşifleri ile İspanya Sevilla.
Sevilla’da Çekilen Dizi, Film ve Yapımlar
- Arabistanlı Lawrence, 1962
- Cennetin Krallığı, 2005
- Diktatör, 2012
- Game of Thrones dizisi 5.sezon, 2015
- Assasin Creed filmi ve bilgisayar oyunu, 2014
- Star Wars 2 Filmi, 2002
Kültür ve Sanat
Kristof Kolomb, Don Juan, Juan Sebastian, Amerigo Vespucci ve Rodrigo Sanchez gibi tarihi kişileri ile ünlü şehrin günümüzde ön plana çıkan kültürel ve sanatsal ağırlıklı sembolleri bulunmaktadır.
Tarihte Sevilla’da Yaşamış Ünlü Karakterler
Don Juan
Ünlü “İspanyol Zamparası” ve çapkınlıkla başı belada olan Don Juan 17. yüzyılda Sevilla İspanya‘da yaşamıştır. Rivayete göre ünlü bir İspanyol ailenin kızını türlü aşk oyunlarıyla kendine aşık etmeyi başarır. Ancak soğuk bir kış günü kızın babasını boğazlayarak ölümüne sebep olur.
Sonrasında ise ölen babanın hayaleti Don Juan‘ı rahat bırakmaz ve cehenneme kadar sürükler. Efsane mi yoksa gerçek mi bilinmez ama günümüzde çapkınlık yapan erkeklere sevgiyle ve aşkla hiç ama hiç alakası olmayan “Don Juan” benzetmesi yapılır. Yaşadığı yüzyıldan bu yana birçok tiyatro ve sinemada hep esinlenilen bir rol model olarak benimsenmiştir.
Juan Sebastian
16. yüzyılda İspanya’dan başlayan ünlü Magellan keşfine katılarak dünyanın yuvarlak olduğunu bulmuş ve aynı zamanda deniz yolu ile bilinen ilk dünya turunu 1522 yılında Avrupa anakarasına dönerek gerçekleştirmiştir.
Aslında gerçek adı Juan Sebastian del Cano (Elcano) olarak bilinir. İkinci kez çıktığı dünya turuna ömrü yetmemiş ve Atlas okyanusunda bir gemide hayatını kaybetmiştir. İspanyol deniz ve keşifler tarihi bakımından önemli bir yere sahiptir.
Günümüzde Sevilla’da Yaşayan Ünlü Şarkılar ve Sanatçılar
Aslında hepimizin 90’larda dilinden hiç düşürmediği ve Los Del Rio grubunun seslendirdiği Macarena şarkısı Sevilla ile özdeşleşmiştir. Macarena aslında İspanyolca‘da bir kadın ismidir.
Aynı zamanda Sevilla‘ya bağlı birde Macarena Semti bulunmaktadır. Sevillalılar Macarena şarkısı ile gurur duyarlar. 90’ların meşhur İspanyol şarkısı Macarena ve Macarena dansını hatırlamak için: https://www.youtube.com/watch?v=8TiR_gJTdl0
Sevilla Keşifler Tarihi
Keşifler ve Kaşifler şehri Sevilla, Dünya tarihinde önemli köşe taşlarını bünyesinde barındırmaktadır. Tıpkı Taht Oyunları (Game of Thrones) dizisinin senaryosu gibi çekişmeli ve oldukça çalkantılı bir tarihi geçmişe sahiptir. Hatta Amerika kıtasının keşfine imza atan gemiler ilk olarak Sevilla limanından yola çıkmıştır.
Kristof Kolomb Kimdir?
Amerika’nın keşfinde büyük rol oynayan ve aynı zamanda kendisi eski bir Ceneviz kökenli olan Kristof Kolomb, Cenova asıllı bir İtalyandır. 3 gemisiyle Hindistan’ı denizden keşfetmek için İspanya’dan yola çıkmıştır.
En büyük gemisinin adı Santa Maria‘dır. Diğerleri ise Laninya ve Lavinta adlı gemilerdir.
Tarihsel rivayetlere göre Kolomb, Atlas Okyanusunda Kanarya Adalarında durmak zorunda kalmış. Tam bu esnada gemi tayfasındaki adamlarından biri delirmiş ve Kolomb‘a bıçak çekmiş. Sonrasında ise dümeni parçalayıp denize atlayarak kaçmaya çalışmıştır.
O dönemlerde deniz keşifleri için gemide çalıştıracak adam bulmak öyle kolay değildi. Çünkü aklı başında biri asla bu çılgınlığa katılmazdı. Bunun için gemi tayfası genellikle bar ve meyhanelerdeki ayyaşlardan seçilerek toplanıyordu.
Keşif gemilerine ana itiş gücünü yelkenler sağlıyordu. Aslında Portekizlilerin icadı olan Latin Yelkenleri rüzgarın yönünden bağımsız olarak çalıştığı için Yunan kare yelkenlerine oranla daha verimli kullanılabiliyordu. Çünkü Yunanlıların icadı olan kare yelkenli gemiler sadece rüzgarın yönünde ilerleyebiliyordu.
Kristof Kolomb’un Hindistan’ı denizden keşfetme için teorisi; okyanusta sürekli batıya giderek dünyanın şeklinden yararlanıp Hindistan’a ulaşmaktı. Bu yolda Hindistan keşfedilemese de bir çok ada ve nihayetinde Amerika kıtası keşfedilmiştir. Aslında Hindistan’ın keşfini Portekiz adına Vasco de Gama 1498 yılında gerçekleştirmiştir.
Coğrafi Keşiflerin Amacı Nedir?
Hindistan altın, gümüş, barut, baharat ve ipek kumaşının bolca bulunduğu bir ülkedir eski çağlarda. Bu ham maddelerin Avrupa’ya kara üzerinden taşınması oldukça maliyetliydi.
İpek yolu ve Baharat yolunun büyük kısmı o dönemde Osmanlı Devletinin kontrolünde olması sebebiyle Avrupa, sık sık ambargo tehdidi ile karşı karşıya kalmış ve yüksek gümrük ücretleri ödediği için ticaret çok pahalıya mal olmaktaydı.
Okyanus üzerinden yapılan keşiflerin amacı Hindistan’a deniz yolu ile ulaşmak ve hiçbir ülkeye gümrük bedeli ödemeden daha ucuza ticaret yapabilmekti. Bu keşiflerin sonucunda yanlışlıkla da olsa Amerika, Ümit Burnu ve Atlas Okyanusunda irili ufaklı bir çok ada keşfedilmiştir.
“Barutu Çinliler havai fişek yapmak için keşfetmişlerdir. Ancak tarihte ilk kez, İspanyollar barutu ateşli silahlara çevirerek savaşlarda kullanmışlardır.“
— Ateşli silahların keşfi
Amerika’nın Keşfi
Amerika’nın keşfi ile ilgili tüm tarihi belge ve dökümanlar bugün Sevilla şehrindeki Batı Hint Arşivleri binasında saklanmaktadır.
Christopher Columb, Portekiz ve İspanya Krallarından keşifler için para istemeye gider. Ancak her ikisi de geri çevirirler. Hal böyle olunca Kolomb‘da Endülüs İmparatoru 12. Muhammet’e gider.
Ama onun cevabı da olumsuz olunca rivayete göre Kolomb, Osmanlı Devletinden destek istemek için yola çıkıyor. Daha Fransa üzerindeyken yolda Kraliçe İsabel yakalatıyor ve Kolomb’a destek vereceğini ancak Granada‘nın fethini beklemesini ve sonrasında 3 gemi vereceğini söylüyor.
Bir süre sonra Granada, İspanyollar tarafından fethedilir. El Hamra Sarayındaki kutlamalarda baş konuk Kristof Kolomb olur. Hatta bu kutlamada Kolomb‘a Kraliçe tarafından Amiral rütbesi verilir. Pinzon adlı bir İspanyol zengin aile, Kristof Kolomb’a 3 gemi verir. Kolomb kısa süre içinde yola çıkar ancak Kanarya adalarında gemi tayfasından biri delirir ve dümeni parçalar.
Trianalı Rodrigo (Rodrigo de Triana)
Keşif seyahatine çıktıktan yaklaşık olarak 30 gün sonra 11 Ekim 1492 gecesi Trianalı Rodrigo adındaki tercüman “Kara Göründü!” diye bağırarak Amerika Kıtasını ilk gören kişi ünvanını alır.
Yine rivayete göre Rodrigo Sanches adlı bu tayfanın eski bir müslüman olduğu ve II. Bayezid tarafından görevlendirilen bir Osmanlı ajanı olduğu söylenir.
O gecenin sabahında gemide bulunanlar uyandıklarında gemilerin etrafının bir çok sal ve kayık tarafından çevrildiğini görürler. Kayıkların üzerinde beyaz insanlar vardır. Gemi tayfası çok şaşırır. Gemiden ilk aşağı inen Rodrigo olur. Bunu gören yerliler kaçmaya başlar. Kolomb Kraliçeye hitaben yazdığı mektupta bu olaya geniş yer verir ve şöyle der:
“Sadece bir adam indiğinde oradaki yerlilerin tümü kaçıyorsa, bana 50 adam verin ve burayı tamamen teslim alayım.“
— Kristof Kolomb’un Kraliçeye Mektubundan.
İspanyol Kraliçesi İsabel’in bir sözü vardır. Amerika kıtasını ilk kez gören kişiye büyük bir altın ödülü vadeder. Kolomb burada aklını kullanarak kendi adını söyler ve ödülü Kraliçeden alır. Bunu öğrenen Rodrigo de Triana bu olaya çok sinirlenir ve tekrar müslüman olup İstanbul’a geri döner.
Ünlü Türk denizcisi Piri Reis‘i yetiştiren kişinin Rodrigo Sanches (Trianalı Rodrigo) olduğu rivayet edilir. Amerika’nın keşfinden yaklaşık 21 yıl sonra yine aynı gün, Piri Reis o meşhur dünya haritasını yayınlar.
Güneş Tutulması ve Yerlilerin Çalınan Altınları
Keşif sonrasında yerliler dostluk simgesi olarak İspanyollara meyveler ve çeşitli hediyeler getirirler. Yerlilerin büyük altın takılarını gören Kristof Kolomb “– bana Altın getirin” der.
Yerliler hediye olarak altın getirmeye başlarlar. Ancak Kolomb doymak bilmez ve çok daha fazlasını ister. Bunun üzerine bir senaryo düşünür. Çok yakında gerçekleşecek olan Güneş Tutulmasını kendi lehine kullanmayı planlar ve şöyle der;
-“Eğer bize istediğimiz kadar altını getirmezseniz alırım Güneşi elinizden“.
İşte Kristof Kolomb’un bu sözle yerlileri tehdit ettiği yer bugünkü Dominik Cumhuriyeti‘dir. Güneş tutulmasının hemen öncesinde İspanyol keşif gemilerinden çanlar çalmaya başlar. Güneş tutulması tam olarak gerçekleştiğinde ise yerliler İspanyollara biat eder ve altını getireceklerini söylerler.
Böylece tekrar çanlar çalınır ve tutulma sona erdiğinde yerliler güneşlerine kavuşmuştur. Olaydan çok korkan yerliler, – altını çıkardıkları yere sizi götürelim derler ve İspanyol gemilerini bugün Küba toprakları olarak bilinen yere giderler.
Kolomb’un gemileri Küba’dan o kadar çok altın alırlarki gemiler bu ağırlığı taşıyamaz ve karaya oturur. Gemileri kurtarmak için ikinci bir düzmece senaryo hazırlar Kolomb ve yerlilere der ki;
– Siz burada gemi tayfaları ve içinizdeki şanslı olanlarla birlikte Santa Maria gemisi ile altınları koruyun. Biz Laninya ve Lavinta gemileri ile Tanrının yanına gidelim ve yardım getirelim diyerek ayrılırlar. Gemilerden biri Barselona’ya giderken diğeri Lizbon limanına gidiyor.
Ancak Kristof Kolomb düzenbazlığını burada da konuşturuyor ve Kraliçeye, gemisindeki Amerikan yerlilerini Hintliler diye tanıtmaya kalkışır. Gemiler tekrar Amerika kıtasına geri döneceği zaman bu defa alkolikler değil sadece soylular ve zenginler kabul edilir. Kraliçe İzabel’in emriyle bu kişiler keşfedilen ada ve yeni topraklara Vali olarak atanırlar.
Amerigo Vespucci ve Karayipler (Karip Kabilesi)
İkinci kez Amerika kıtasına Kolomb’un gemilerinde gidenlerin arasında Amerigo Vespucci adlı bir seyyah da vardır. Daha önce karayolu ile Hindistan’ı görmüş olan Vespucci, Amerika kıtasını gördüğünde;
“– burası Hindistan’a hiç benzemiyor” der.
Küba açıklarına gelirler. Ancak bıraktıkları gemilerden geriye eser kalmamıştır. Karip kabilesindeki yamyam yerliler açlıktan tüm İspanyol denizcileri yemişlerdir. Bunun üzerine gemide gelen bir rahip
“-çok acil buranın kutsanması ve hristiyanlaştırılması gerekiyor” der.
Bugünkü Karayipler olarak bilinen yer ise işte burasıdır.
Karip kabilesinin bu yaptıklarına çok kızan Kolomb derhal Kraliçeye abartı ve yalanlarla dolu bir mektup yazarak gönderir. Kraliçe mektubu okur ve
“-tek kelimeyle saçmalık, tutuklayın Kolomb’u” der.
Kristof Kolombu tutuklatıp Barselona’ya getirtir. Christopher Columbus’un Amiral rütbesi geri alınır. Daha sonra affedilir ancak beş parasız bir şekilde serbest bırakılır.
Kolomb tüm malını mülkünü satarak bir gemi daha satın alır. Amerika kıtasına doğru gizlice tekrar yola çıkar. Atlas okyanusunda bulunan bir adaya içme suyu almak için yanaştığı sırada gemisi karaya oturur.
Hatta Kolomb’un buradaki yerlilerin kullandığı mutluluk çubuğunu sigaraya çevirerek İspanya’ya getirdiği bilinir. Avrupa’nın ilk tütün fabrikası da yine Sevilla şehrinde kurulmuştur. Günümüzde bu tarihi fabrika üniversite binası olarak kullanılmaktadır.
James Cook ve Avustralya’nın Keşfi
Bir deniz seyahati en fazla 30 gün olabilir. Bu süreden sonra C vitamini, mineral eksikliğinden gemi tayfasının diş etleri çekilir ve insan vücudu dayanıklılığını yitirir. Eski çağlarda gemiciler lanetlendiklerini düşünürlermiş.
İngiliz asıllı denizci James Cook, bunun yiyecek ve içecek eksikliğinden olduğunu tespit etmiş. Uzun deniz yolculuklarına çıkanlara özel meyve – sebze kuruları ve bitkisel yağlar icat etmiş.
Avustralya’yı keşfeden Cook, Kanguruyu ilk kez gördüğünde ona Aborjin dilinde “seni anlamıyorum” anlamına gelen “Kangru” ismini veriyor. Bu nedenle hayvanın yerel dilde gerçek adının ne olduğu hala bilinmiyor.
Sevilla’da Ne Yenir? Ne İçilir?
Sevilla gezisi boyunca neredeyse gezilecek yerlerin tamamını yüksek tempoda gezdik. Öğlen oldu veya akşam oldu. Kaybettiğiniz enerjilerimizi İspanyol mutfağının ünlü Tapas Tarifleri ile geri kazanmak ister misiniz?
Tapas’ın Anavatanı: Sevilla
İspanya‘da en lezzetli tapas tariflerinden oluşan yemek menülerini bulabileceğiniz yer kesinlikle Sevilla olacaktır. Barcelona, Madrid, Cordoba, Granada ve hatta Malaga’da bile tapas mutfağından lezzetler tadabilirsiniz ancak kesinlikle Sevilla tapasın anavatanıdır.
Dünyaca ünlü tapas yemekleri ağırlıklı domuz eti ve yan ürünlerinden oluşmaktadır. Helal yiyecek arıyorsanız aman dikkat edin derim. İspanya’nın tamamında domuz eti ve balık, yemek menülerinde başı çekiyor.
Öyle ki İstanbul Eminönü‘nü düşünün; her köşe başı bir dönerci vardır hani. İşte İspanya’da da her köşe başı domuz eti (salam, sosis, biftek, pastırma, sandiviç vs.) satan yerlerle dolu.
Tapas menüleri oldukça zengin. Aslında bizim yemek kültürümüzde meze olarak ana yemeklerin yanında sunulan aperatifler İspanya’da tapas adıyla sunulmaktadır.
Her ne kadar tercih etmesemde (“hiç yemedim, yemeyi de düşünmüyorum“) domuz eti İspanyollar için adeta bir yemek kültürü haline dönüşmüştür. Diğer bir çok Avrupa ülkesini gezdim ancak domuz etine bu kadar düşkün başka bir ülke henüz göremedim.
Sevilla’dakine benzer domuz ürünleri satan yerlere çok yakın Paris‘te şahit olmuştum. Ama orda da her köşe başında yoktu yani. 🙂
İspanyollarda İber domuzu meşhurdur. Açık ismi ile Iberico Domuzu. Iberico pastırması, siyah veya yaban domuzu gibi. Bu tür domuzlar meşe palamutu ile beslendiğinden Palamut domuzu da deniyor. Yemeklerde domuz etinin yanı sıra domuz yağı ve hatta domuz kanı ile meşhur yemekler bile vardır.
Yazınız çok güzel Buğra bey. Okunması keyifli. ister bilgi edinmek acısından ister genel kültür adına sıkılmadan okunuyor. kısacası Kalemniz etkili .Teşekkür ederiz